13 Mayıs 2010 Perşembe

Basıldık...

Bunun başımıza geleceğini tahmin etmeliydim... Bunca zamandır su yüzüne çıkmamış blogger'lığımız bizim tembel emeklinin evde oturup bir o siteye bir bu siteye saldırmasıyla ortaya çıkıverdi... Bir de demez mi "Şoktayım. Deniz Baykal olayından bile daha çok şaşırdım" .
Kendisiyle yarışamayacağımızı anlamış olmanın verdiği rahatlıkla yorumları postalamış tabi.... Madem ki yakalandık, devamı gelsin diye düşündüm.. "Uzun oldu ne zor oldu" ezgileriyle dönmeye karar verdik böylece...  İzle madem Nur Haniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim.
Ben de geçen gün canı çok sıkkınken sıra arkadaşımı  senin blogunla tanıştırmıştım, haberin ola.....

Nerelerdeydik..

Çok uzun zaman oldu. Hepimiz büyüdük. Biraz canımız acıdı, bol bol güldük... 1. sınıfın ilk karnesini aldık...14 Şubatta Eylülümün yeni yaşını karşıladık .. (Fotoğrafları en kısa zamanda burada ...) Şimdi yeni dönemi bitirmeye çalışıyoruz. Oyundan uzak kaldığı günlerin acısını çıkarmak için Eylül yaz tatilini iple çekiyor..  Küçücük beynini öyle tıka basa dolduruyoruz ki.. Bugün telefonda "Anne, çok ödevim var.. Kitaptan 5 sayfa yapılacak. Çarpım tablosunıu ezberleyeceğim. Bir de özgeçmiş yazacağım... " :(  Öyle güzel söyledi ki bir defada kulaklarıma inanamadım. Ben sanırım bu sevimsiz kelimeyle ilk defa üniversite son sınıfta tanışmıştım. Akşam birlikte yapalım dedim. KariyerNet'ten falan format alayım Kuzuya.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Tembel Blogger

Çok biriktirdik. Nasıl eritilir bilmiyorum.. Önce fotoğraf makinası şarja konulacak. Çok zor :) Şarj aletini eve getirsem makina işte kalıyor. Makinayı eve getirsem şarj aletini işe götürmüş oluyorum.
Küçük ressamın yeni resimleri var.
İstanbul ziyaretimiz ve 4 güne dair kısa notlar var. Ama elim henüz gitmiyor. Birazcık daha sabır..

2 Kasım 2009 Pazartesi

İmdat!!! Grip tatili bitti..




Bir hafta boyunca sanki ben tatil yapmış gibi zorlandım bu sabah. Güne nasıl başlıyorduk?

Saat 6:45'te çalan saati gözler yarı açık susturup önce çayı demleyecek, ardından duşa girip kendim hazırlanacak, sonra sevgiliyi ve küçük kuzuyu uyandıracaktım...
En zor kısım Eylül'ü yataktan kazıma kısmı. Sonrası rutin sayılır. Kıyafetlerini giydirmek, saçlarını toplamak, masada kahvaltıyla savaştığını izlemek. Ha bir de beslenme hazırlama merasimi..
I-ıh olmadı. Daha ilk sabahtan faulü aldım valla. Zor yetiştim servise, çay da yapamadım.. Eylül'ün servis şöforü de benim gibi uyum problemi yaşamış anlaşılan.. Sabah çocuğu almaya gelen olmamış.. Baba mahallede şöyle bir gezip servisçilik oynamış..Eylül ve Alp abisini okula atıvermiş..

Ben 8:30'da masama oturduğumda elimde çay bardağım ve şanslıysam evde hazırladığım sandviçimle bir gün daha mesaiye vaktinde yetiştiğim için şükrederek başlıyorum çalışmaya. Öğle tatilinde insanların karınlarını doyurup soluklandığı bir saatte de nasıl bu kadar hızlı yaklaştığına anlam veremediğim KPDS sınavı için kitap kurcalıyorum.

Saat 17:30 demek, gece mesaisinin başlaması demek. Yine servise son dakika yetişip yolda yarı uyuklayarak geçiriyorum yarım saati. Ardından Eylül'ü komşudan alıp yemek hazırlığına giriyor, bir yandan "Talat laleli atleti iletti" gibi abuk sabuk cümleleri yazmaya başlıyoruz. Yemek nasıl yeniyor, masa nasıl toplanıyor hatırlamıyorum.. Bir zamanlar müdavimi olduğum dizilerimin bu sezon tek bir bölümünü bile izleyememiş olmanın burukluğuyla Eylül'ü uyutma bahanesiyle kendimi yatağımda buluyorum.. Küçük kuzu yanıbaşımda kollarımı okşuyor ve ben her şeyi unutuyorum..

Grip Olduk...



Küçük hasta iyileşti..

4 gün süren ateş, iştahsızlık, yoğun öksürük. Tüm hafta hastaneye taşındık. Bizi bu kadar endişenin içinde eğlendirmeyi başardı yine de.. Enjeksiyon için hastaneye her girdiğimizde etrafımızda maskeli insanları görünce biz de Eylül'ü korumak istedik. Ama maske takmayı reddetti. Gerekçe hiç beklemediğimiz gibiydi: "Benim yüzüm çok güzel. Maske bana yakışmıyor".. :)

Artık daha iyi. 6 tane iğnenin ardından ayağa kalktı. Cumartesi günü de eksik aşılar tamamlandı.  Hepatit B ve Eylül'ün tabiriyle Karmaşık İğne : ) (Karma Aşı) Sadece domuz giribi aşısını bekliyoruz.

Ama zor görev devam ediyor.. Büyük ve nazlı olan hasta hala yatakta.. Tüm sosyal yaşantısı dondurup 5 gündür dinleniyor ama nafile.. "Boğazım kötü "diyor başka bir şey demiyor. Doktor bey, lütfen kocama boğaz ağrısı için ağrı kesici alınmayacağını söyleyin. Yoksa tüm tıp camiası ayağa kalkacak.


28 Ekim 2009 Çarşamba

Sen Olmasan...

Sen olmasan...
En karanlık günlerimde ışığım olmazdı...
Hayatımda pembe ve mor olmazdı.
Köpekleri sevmek, hayvanları tanımak için bu kadar çabam olmazdı..
Sabah kahvaltılarında corn flake bulundurmazdım.
Gece perisi beni "Küçük kuzunun üstünü ört" diyerek uyandırmazdı...
Evimizde minik terlikler, oyuncak bebekler, diş kutusu olmazdı...

Sen olmasan...
Böyle güzel gülen gözler tanımazdım...
Bana not bırakan küçük sevgilim olmazdı.
"Her şeye rağmen" sevenim olmazdı..
Hayatın vazgeçilmezliğini anlayamazdım...

Sen olmasan...
Yüzümde bir tebessüm,
Özleminle burnumun direği sızlamazdı...


Sen olmasan...
Tutunamazdım...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Hasta :(



Ankara'da okullar tatil... Ama sanırım bizim için geç verilmiş bir karar oldu bu.. Prenses hasta. Tatil bitmeden bir an önce iyileşip işe, arkadaşlarını görmeye gelmek istiyor.
Herkes seni bekliyor..